Birinci ağızdan aşk mesnevilerinde duygusal ifade tarzları
Date
Authors
Editor(s)
Advisor
Supervisor
Co-Advisor
Co-Supervisor
Instructor
BUIR Usage Stats
views
downloads
Series
Abstract
Birinci ağızdan aşk mesnevileri, divan şiiri araştırmacıları tarafından çoğunlukla sergüzeşt-name türü altında tasnif edilmiştir. Bu sınıflandırma sebebiyle ilgili metinler üzerinde yapılan araştırmalar, dar bir inceleme alanıyla sınırlandırılmıştır. Ayrıca divan şiirinde aşk üzerine yapılan çalışmalar mercek altına alındığında, aşkın çoğunlukla ideal şekliyle alımlanması ve aşk duygusu incelenirken kullanılan iki boyutlu (mecazi-ilahi) yöntemler, alanının sınırlarını iyice daraltmıştır. Divan şiiri çalışmalarının sınırlarının genişletilmesi, dünya edebiyatında tartışılmaya devam eden farklı bakış açılarının kullanılmasıyla mümkündür. Buradan yola çıkılarak bu tezde, Osmanlı birinci ağız aşk mesnevilerinden Tacizade Cafer Çelebi’nin Hevesnâme’si, Celili’nin Hecr-nâme’si, Dai Mehmed Efendi’nin Nevhatü’l-Uşşâk’ı ve Enderunlu Fazıl’ın Defter-i Aşk’ı öz-anlatılar (self-narratives) kategorisi altında sınıflandırılmıştır. Berlin Araştırma Grubu araştırmacıları arasında yer alan Gabriele Jancke’nin öz-anlatılar üzerine oluşturduğu argümanlarından etkilenilerek oluşturulan söz konusu çalışmada, şairlerin birinci ağızdan kaleme aldıkları aşk mesnevilerinde öne çıkardıkları duygu ifadeleri vasıtasıyla, ait oldukları sosyal ağlarla iletişim kurdukları öne sürülmüştür. Yapılan incelemeler neticesinde duygusal ifadelerin birer kod / norm görevi görerek duygusal senaryo işlevi kazandığı ve ilgili senaryolar aracılığıyla şairlerin, ilişkide oldukları topluluklarla iletişimde oldukları; tersi biçimde şairlerin eserlerinde kendi duygu ifadeleri yerine, ait oldukları sosyal toplulukların belirlediği normları öne çıkararak, duygusal ifade tarzlarının sosyal ilişki ağları aracılığıyla inşa edildiği sonucuna varılmıştır. İfade biçimlerinde gözlenen bu farklılaşma ile aşkın ideal ölçütlerinin dışında farklı şekillerde de kurgulandığı ortaya konulmuştur. Ayrıca şairlerin öne çıkardıkları duygusal ifade tarzlarının farklı şairlerle ortaklaştığı ve ortaklaşan söz konusu duygusal ifadeler etrafında, ilgili şairlerin duygusal topluluklar oluşturdukları tespit edilmiştir.
First-person love mesnevis are classified mostly under the name of “sergüzeşt-name” by the researchers. Because of this classification, the researches which are done on these texts are restricted with a narrow examing field. Also, when the researches, done on the love theme in Ottoman poetry, are examined, the fact that love is perceived in its ideal form and the two dimensioned methods (mecazi-ilahi) make this field quite restricted. Enlarging the borders of researching Ottoman poetry is possible by using the point of view in World poetry which is still controversial. Based on this perspective in this thesis, the first-person Ottoman love mesnevis, some of which are Heves-name by Tacizade Cafer Çelebi, Hecr-name by Celili, Nevhatü’l-Uşşak by Dai Mehmed Efendi, and Defter-i Aşk by Endurunlu Fazıl are classified as self-narratives. In the research created by the influence of the arguments that one member of the Berlin research group-Gabriele Jancke created on self-narratives, it is claimed that the poets have a connection with the communities they belong to via the feelings they outstood in their first-hand written mesnevis. As a result of the researches, it is concluded that their emotional expression styles gained the function of an emotional script by serving as a norm/code. Via these scripts, the poets have a connection with their relational networks. On the contrary, the fact that the poets outstood the norms defined by the community they belong to instead of giving place to their feelings showed that their emotional expression styles are constructed through their social relational networks. The differentiation observed in the expression styles revealed that love is contemplated differently than its ideal standard. The collectivity of the emotional expressions with different poets that the poets outstood shows that the poets create an emotional communities around this jointed style.