Doğru terim "Muhakeme" değil "Yargılama"dır
Date
Authors
Editor(s)
Advisor
Supervisor
Co-Advisor
Co-Supervisor
Instructor
Source Title
Print ISSN
Electronic ISSN
Publisher
Volume
Issue
Pages
Language
Type
Journal Title
Journal ISSN
Volume Title
Attention Stats
Usage Stats
views
downloads
Series
Abstract
Türk öğretisi ve yasa koyucusu, hukuk terminolojisi açısından Merhum Kunter’in etkisiyle “yargılama” terimini dışlamış, “muhakeme” terimini benimsemiştir. Ancak bu seçim yerinde değildir. Kunter’in yargı erki yerine yargılama erki denmesi önerisi, yargılamanın yapıbilimsel (morfolojik) açıdan bir canlı gibi doğan, yaşayan ve tükenen maddi içerikli bir olgu, çok basamaklı bir etkinlik olduğunu vurgulaması yerinde ise de, yargılamayı süreç (processus) yerine oluş (devenir) olarak görmesi ve terimlere yüklediği anlamlar hukukun iç ve kavramlar dili açısından tutarlı değildir. Özellikle muhakeme ile yargılama kavramlarının eşanlamlı olduğunu gözetmemesi, mantık ile düşünme kurallarına uymayarak, çağın gerisine, yanıltmacalara (sophism, fallacy), yanıltılara (fallacy, paralogysm), çelişkiye, tarihsel evrime ters düşme pahasına bunlar arasında “kapsam” (extension)-“içlem” (compehension) ilişkisi kurması yerinde olmamıştır. Türkçede “yargılama hukuku” ya da “muhakeme hukuku” yerine “süreç hukuku” (Strafprozessrecht, diritto processuale) denmesi artık çok zor olduğu için anlambilim, etimoloji, yargılama sözcüğünün tarihsel gelişimi, “muhakeme” ve “yargılama” sözcüklerinin eşanlamlı olduğunu ortaya koyduğundan ve bilim ezbere dayanan yabancı dilde değil, düşündüren anadilde yapılabileceğinden muhakeme yerine Türkçe yargılama terimi yeğlenmelidir. Sonuç olarak bir süreç bulunan ceza yargılaması, Foscihini’nin vurguladığı üzere, çözümlemeci (analitik) yaklaşıldığında hukuki yapı açısından “duruk” (statik); hukuk düzeni açısından devinimli (hareketli, dinamik), hukuki akış açısından kinematik bir nitelik sergilemekte; birleşimci (sentetik) yaklaşıldığında ise yapıbilimsel açıdan üç evre karşımıza çıkmaktadır: 1-Soruşturma, 2-bilişme (cognition), 3-yerine getirme (infaz). Ceza Yargılama Yasası (CYY), ikinci evreye “kovuşturma”, yani geniş anlamda “duruşma” demiştir. Bu evre, aslında terimin geniş anlamında “duruşma”dır (débat) ve üç aşamayı içine almaktadır: 1-Önduruşma (duruşma hazırlığı), 2-duruşma (dar anlamda duruşma), 3-sonuç çıkarım (istidlal, duruşma sonrası görüşme ve yargı oluşturma). Tam bu noktada Batı dillerinde kavga, dövüşme gibi anlamlara da gelen ve “tartışma” (débat) denilen kovuşturmanın bu aşamasının “duruşma” terimi yerine yargılamanın temel ilkelerinden olan sözlülük, yüz yüzelik ve ortaklaşalık ilkelerini çok daha iyi yansıttığından, “tartışma” olarak adlandırılması yerinde olurdu. Ancak Ceza Yargılama Yasası ile uyum sağlamak için bu evrenin adı artık “kovuşturma”dır. Bütün bunların bileşkesini aldığımız zaman sonuç olarak ceza yargılaması kanımızca soruşturma, kovuşturma ve yerine getirme (infaz) olarak üç evreden; kovuşturma evresi de “hazırlık”, “duruşma” ve “yargı ya da sonuç çıkarım” olmak üzere üç aşamadan oluşmaktadır.