Browsing by Subject "Constitution"

Now showing 1 - 10 of 10

Restricted
1960 sonrası Türk Sendikacılığı ve Koop-İş
(Bilkent University, 2021) İsmail, Aytekin; Padak, Elif Yaren; Alemdar, Ertuğ Kayra; Tümbek, Fatıma Vuslat; İpek, Zeynep İrem
1960-1980 tarihleri arası Türkiye’de sendikacılık hareketinin hukuki açıdan birçok kazanımlar elde etmesi ile sendikalar toplumsal ve politik öneme sahip olmuştur. Böylelikle sendikacılık yaygınlaşmış, hem kamu alanında çalışanlar hem de işçiler bir araya gelerek örgütlenmişlerdir. KOOP-İş Sendikası, Tarım Kredi Kooperatifleri çalışanları tarafından bu aralıkta kurulmuştur. 1980 ve sonrasında tüm sendikaların işleyişini aksatan politik baskılar, çalışanları toplu sözleşme ve grev hakları için mücadele etmeye zorlamıştır. Kamu çalışanlarına bu zaman diliminde uygulanan bazı kısıtlamalar, sendikacılık faaliyetlerine alternatif olarak dernekleşmeyi de etkin kılmıştır. Buna ek olarak, yapılan protestolar ve karşı çıkışların etkisi yasa değişikliğine kadar ulaşmıştır. Aynı tarihlerde esas alınan yeni ekonomik düzen, çalışanların ücret yetersizliği ve zamlara karşı tepkilerini yaygınlaştırmış, bu protestoların ekonomik nedenlerini oluşturmuştur.
Restricted
1982 Anayasası ile başlayıp 1987 referandumuna kadar giden siyasi yasaklar süreci
(Bilkent University, 2019) Çakır, Başak; Özdabakoğlu, Yaren; Keskin, İlhan; Şentürk, Pınar; Atalay, Doğa
1980 öncesi Türkiye’nin içinde bulunduğu gerek ekonomik açıdan kötü durumlar, gerekse zıt görüş çatışmaları 1980 Askeri Darbesi’ne gerekli ortamı hazırlamış ve Milli Güvenlik Konseyi yönetimi ele almıştır. Konseyin bahsedilen durumlara çözümü yasaklar etrafında biçimlenmiştir. 1982 Anayasa Referandumu kabulü ve bu referandumla yürürlüğe giren siyasi yasaklar demokrasiye büyük darbeler vurmuştur ve karar veren de, yargılayan da Milli Güvenlik Konseyi olmuştur. Ayrıca bu süre zarfında gerçekleşen 1983 genel seçimleri ve 1984 yerel seçimler de tam anlamıyla demokratik koşullarda gerçekleşmemesi; bunun yanı sıra yürürlüğe giren basın yasakları, bu yasakların kapsamları ve bunlara aydınlar ve sanatçılar tarafından verilen tepkiler de 1987'de siyasi yasakların kaldırılması kararına zemin hazırlamıştır.
Restricted
Akademi tarihinde Tan Ailesi: Turgut Tan ve Mine Göğüş Tan
(Bilkent University, 2020) Haliloğlu, Ali ilhan; Konak, Baturay; Seylan, Doğa; Ece, Doruk; İkizler, Gizem
Mine Göğüş Tan lise eğitimini Amerika'da tamamladıktan sonra Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesinden mezun oldu. Cambridge Üniversitesi'nde misafir öğretim üyeliği yapıp Washington State Üniversitesi'nde sosyoloji yüksek lisansını tamamladı. Turgut Tan ise Kabataş Erkek Lisesi ve ardından Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesinden mezun olduktan sonra yüksek lisansını Fransa'da tamamladı. 1982 Anayasası Danışma Meclisi üyeliği ve Başbakanlık Danışmanlığı yaptı. Bilkent Üniversitesi Hukuk Fakültesini kurdu ve dekanlığını da yaptı.
Restricted
Ankara üniversitesi Dil-Tarih Coğrafya Fakültesi'nde Kore Dili ve Edebiyatı Bölümü'nün kuruluşu
(Bilkent University, 2018) Süer, İlayda; Değirmencioğlu, Sonalp; Karaduman, Zeynep Deniz; Şenol, İrmak; Atabek, Engin
Türkler ve Korelilerin, milattan sonra 500’lü yıllara kadar ulaşan ilişkilerinin Türkiye açısından akademik açıdan tezahürü ilk defa, 1989 yılında, Ankara üniversitesi Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi bünyesinde kurulan Kore Dili ve Edebiyatı Anabilim Dalı’nın kurulması ile gerçekleşmiştir. Bölümün kontenjanı kurulduğu yıl 10 kişiyken 2018yılında 40 kişiye kadar ulaşmıştır. Zaman içerisinde Güney Kore’nin ekonomik gelişimi ve Kore kültürünün dünyaya yayılmasıyla bölüme talep de giderek artmıştır. Tüm bu gelişmeler, kültürel ve ekonomik ilişkiler neticesinde de Kore Dili ve Edebiyatı, hem akademik açıdan hem de öğrencilere sağladığı imkânlar açısından açılışından bu yana çok daha gelişmiş bir durumdadır.
Open Access
Dialogism and democracy
(2003) Koçan, Gürcan
This thesis examines the notion of democracy not as a straightforward political process for decision-making, but as a type of dialogue. One of the main reasons for choosing this particular approach is to reveal the conditions of genuine democratic politics. A politics built on the image of people who can express themselves without fear and are free of obligation of sameness. Therefore, this thesis excavates the assumptions and complex relations of values by virtue of which democracy can be produced, reproduced and validated. It approaches Bakhtin’s idea of dialogue as an important but neglected concept in democratic studies and explores what dialogue is for Bakhtin, showing how his general theory of language and meaning not only implicates particular concepts of democracy such as addresser/ruler and addressee/ruled, but also reveals the conditions of freedom that is necessary to produce the momentum towards the enabling practices of political life. With respect to these, it discusses how Bakhtin’s idea of dialogue anticipates normative concerns that are central to contemporary democratic theory: Is it possible to establish a balance between unity and diversity or between the universal and the particular in a way that promotes recognition of differences as an instrument of democratic rule? Or, is it possible to prevent the inevitable tension between constituting a regulatory framework for political participation (which inevitably posits some fixity and exclusion) and celebrating heteroglossia? In order to address these issues, this thesis considers politics not only as a united body, but also a heteroglossic and multivoiced body.
Open Access
For the people, against the elites: left versus right-wing populism in Greece and Turkey
(Taylor and Francis, 2020) Grigoriadis, Ioannis N.
While the rise of populism has been a global trend in recent years, it has been prevalent in Greece and Turkey for longer, leaving a strong imprint on the politics of both countries. Left-wing populism has become one of the constitutive elements of the Greek political party system since the collapse of the 1967–1974 military regime. The 2009 outbreak of the Greek economic crisis set the stage for the radicalization of Greek politics through the rise of extremist far-right and far-left populist parties that professed populist agendas of different hues. Such populists accused old-party personnel of being members of a “treacherous elite” that sacrificed Greek national interests against foreign powers. The 2011 “indignados” movement is key for the better understanding of the social dynamics that facilitated the rise of the unusual SYRIZA-ANEL coalition government. Debates on Greek constitutional reform also highlighted the relevance of populism, especially as the SYRIZA-ANEL government sought topics to resonate with its disenchanted voters. On the other hand, a right-wing populist rhetoric has been one of the key instruments for the rise of Turkish political Islam and the establishment of the AKP hegemony in Turkey. Establishing a Kulturkampf-based narrative about the “secularist, ‘white-Turk’ elites” versus the “conservative, ‘black-Turk’ people” was of great political significance. The constitutional reform process proved again crucial for manifesting the relevance of populism in Turkish political discourse. This article explores the circumstances under which left- and right-wing populism have emerged into a dominant feature of Greek and Turkish politics. It also discusses the decreasing relevance of the established left-right political divide in party politics and suggests alternative classifications.
Open Access
Grounding and the Argument from Explanatoriness
(Springer Netherlands, 2017) Kovacs, D. M.
In recent years, metaphysics has undergone what some describe as a revolution: it has become standard to understand a vast array of questions as questions about grounding, a metaphysical notion of determination. Why should we believe in grounding, though? Supporters of the revolution often gesture at what I call the Argument from Explanatoriness: the notion of grounding is somehow indispensable to a metaphysical type of explanation. I challenge this argument and along the way develop a “reactionary” view, according to which there is no interesting sense in which the notion of grounding is explanatorily indispensable. I begin with a distinction between two conceptions of grounding, a distinction which extant critiques of the revolution have usually failed to take into consideration: grounding qua that which underlies metaphysical explanation and grounding qua metaphysical explanation itself. Accordingly, I distinguish between two versions of the Argument from Explanatoriness: the Unexplained Explanations Version for the first conception of grounding, and the Expressive Power Version for the second. The paper’s conclusion is that no version of the Argument from Explanatoriness is successful. © 2016, Springer Science+Business Media Dordrecht.
Open Access
The impact of constitutions on democratization : cases of Hungary and Bulgaria
(2002) Elbasani, Arolda
This study seeks to analyze the correlation between constitutions and democratization by comparing the cases of Hungary and Bulgaria. It suggests that the democratic credentials of constitutions are dependent to the constitution–making factors and processes, constitutional design as well as the implementation process. Both countries under study have adopted new constitutions to cope with the process of democratization. The new constitutions became a crucial asset to democratization to the extent they were indispensable in structuring the new governments and spelling out a catalogue of basic rights. They imparted the political systems with the fundamental characteristics of the democratic regimes, but lack of respect for the rule of law among the governing elites puts into question the whole project of democratization. Thus, constitutions can induce institutional incentives that smooth the process of democratization, but they by themselves can not produce a workable democracy. Democratization is a multifaceted project, which extends beyond the constitutional impact. Respect for the rule of law seems to be the missing chain and the future challenge of democratization.
Restricted
Temel normların ve hukukun özünün koruyucusu, görünmez kahraman Türk Anayasa Mahkemesi
(Bilkent University, 2018) Deveci, Yasemin; Apan, Orkun Ayberk; Türközmen, Gökhan; Kozan, Ağa Baran; Bıçakçı, Tuğana
Türk Anayasa Mahkemesi, 1961 Anayasası döneminde, 22 Nisan 1962 tarihinde hukuk dünyamıza girmiştir. O tarihten bu yana, bazı değişikliklere uğramış olsa da hukukumuzda hep çok önemli bir yer teşkil etmiştir. Temel normların ve temel hak ve hürriyetlerin koruyucusu olan Anayasa Mahkemesi, adeta görünmez bir kahraman konumundadır. Bu görevini ise çeşitli yollarla önüne gelen kanunların, temel normlardan şekillenmiş Anayasa’ya uygunluğunu denetleyerek, aykırılık tespit ederse bu kanunları iptal ederek yapmaktadır. Bu şekilde, kanun koyucunun insanların temel hak ve hürriyetlerine zarar vermesine ve devletin temel yapısına aykırı davranmasına engel olarak, tam 56 yıldır hukukumuzdaki önemini korumaktadır. Bu araştırmada, Anayasa Mahkemesi ve Yargısı üzerine bazı kitaplardan, Türk Anayasası’ndan, Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’dan ve Prof. Dr. Erdal Onar ve Prof. Dr. Ece Göztepe çelebi’nin görüşlerinden yararlanılmıştır. Tüm bu kaynaklardan elde edilen bilgilerin ışığında, Anayasa Mahkemesi’nin hukukumuzdaki görevi, önemi ve hukukumuza etkisi anlatılmıştır. Anayasa Mahkemesi’nin önemini ve gereğini anlayabilmek için, Anayasa Mahkemesi kurulmadan önceki ortamı, Anayasa Mahkemesi’nin kurulma nedenlerini, etkisini, yapısını ve kararlarının sonuçlarını bilmek büyük önem arz etmektedir.
Restricted
Turgut Tan tanıklığında 1982 anayasasının hazırlanma süreci
(Bilkent University, 2024) Yıldız, Gizem; Mardin, Tarık; Karaköse, Hatice Selin; Özüer, Bora Batıkan; Çakır, Mert
1980 darbesi sonrasında Türkiye, siyasi, ekonomik ve toplumsal sorunlarını çözmek amacıyla yeni bir anayasa oluşturma sürecine girdi. Bu süreçte, dönemin siyasi istikrarsızlıkları, ekonomik sorunlar ve toplumsal çalkantılar, yeni bir anayasa ihtiyacını doğurdu. Askeri yönetim altında hazırlanan bu anayasa, geniş çapta uygulanan politik kısıtlamalar ve sıkıyönetim koşulları ile karakterize edilen yarı-otoriter bir yönetim sistemine geçişi sağladı. Anayasa taslağının oluşturulmasında kurucu meclisin rolü ve bu süreçteki temel dinamikler 1982 Anayasasının İdare bölümünü düzenleyen Turgut Tan’ın görüşleri ve anılarıyla ele alınarak, anayasanın son hali ve referandum süreci incelendi.