Evliya Çelebi Seyahatname’sinde garâ’ib bir anlatı: Hz. Ali kayası efsaneleri
Date
Authors
Editor(s)
Advisor
Supervisor
Co-Advisor
Co-Supervisor
Instructor
Source Title
Print ISSN
Electronic ISSN
Publisher
Volume
Issue
Pages
Language
Type
Journal Title
Journal ISSN
Volume Title
Usage Stats
views
downloads
Attention Stats
Series
Abstract
Evliya Çelebi, Seyahatname’de kimi başlıkları aynı kavramlarla yineleyerek okurun dikkatini özellikle bazı anlatı türlerine çekmektedir. Bu kategorilerden biri edebî zevkin ve hayal gücünün sınırlarını zorlayan acayib ü garayib yani “acayiplikler/olağanüstülükler ve gariplikler”dir. Bu tür anlatılar, seyahat edebiyatı geleneğinde uzun süre dirençli bir biçimde önemlerini ve işlevlerini korumuşlardır. Evliya Çelebi de yapıtında bu anlatılara yer vererek aslında bir geleneği sürdürmektedir. Ne var ki, özelde “acayip ve garip” anlatılarına genelde Seyahatname’ye gerçeklik ve inanılırlık açısından yaklaşma eğilimi, bu anlatı dünyasının hem edebî özelliklerini hem de kültürel işlevini gözden kaçırmamıza sebep olmaktadır. Oysa bu anlatılara, anlatıldığı zamanın ve bağlamın epistemolojik standartlarıyla yaklaşıp metne sadık kalarak yakın okuma yapmak, hem hikâye anlatıcısı Evliya’nın hem de okurunun/dinleyicisinin dünyasını önyargısız ve varsayımlardan uzak anlamamızı sağlayacaktır. Bu çalışmada, Evliya Çelebi’nin, Seyahatname’nin IV. cildinde “Ve mine’l-garâ’ib sun‘‑ı İlâh vâcibü’s-seyr” başlığı altında anlattığı Hz. Ali Kayası’na ilişkin efsaneler yukarıdaki tartışmalar ışığında sözlü kültür metinleri olarak analiz edilecektir
In the Seyahatname or “Book of Travles”, Evliya Çelebi directs the reader’s attention to certain specific narrative types by repeating certain titles. One of these categories is “acayib ü garayib”, narrations of the strange and wondrous, which bring excitement to the work by pushing the limits of imagination in a literary way. “Acayip and garayib” narratives are widespread in travel literature. In this regard, Evliya Çelebi’s using such titles seems to be a conscious desire to be in accord with the travel literature tradition. However, when researchers approach the Seyahatname and its “acayib and garayib” narratives so as to either believe or not believe, they inevitably fail to notice the texts’ literariness and the long and functional history they have in the tradition of travel literature. To avoid anachronistic judgments, it is necessary to consider the epistemological standards of the 17th-century and, both the story teller and the Seyahatname within its cultural context. In this article, the legends about Hz. Ali Rock, under the title of “Ve mine’l-garâ’ib sun‘‑ı İlâh vâcibü’s-seyr” in the 4th Book of the Seyahatname, will be analyzed in light of these arguments.