Gendered emotion of anger in the Early Modern Ottoman society
Date
Authors
Editor(s)
Advisor
Supervisor
Co-Advisor
Co-Supervisor
Instructor
BUIR Usage Stats
views
downloads
Series
Abstract
This thesis examines the conceptualization, expression, and regulation of anger in the early modern Ottoman society, with a particular focus on its gendered dimensions. Drawing on judicial court registers from Anatolian towns spanning to sixteenth and eighteenth centuries, fatwas, and one of the prominent ethics books of the time, Ahlak-ı Alai by Kınalızade Ali Çelebi, a sixteenth-century Ottoman intellectual, the study investigates how anger was defined, expressed, and regulated in both ethical discourse and everyday practice. Rather than treating emotions as universal or ahistorical categories, this work approaches anger as a culturally constructed and historically contingent concept, shared by moral, legal, and social frameworks producing gendered emotional practices. I argue that the conceptualization of anger in early modern Ottoman society was gendered and that this gendered conceptualization was not only evident in prescriptive philosophical literature but also manifested in everyday legal disputes and social interactions documented in court records and fatwas. The analysis reveals how different expectations and regulations regarding the emotion of anger were applied to men and women, reflecting broader social hierarchies and gender roles. By tracing both the conceptualization and practical manifestations of anger, this thesis contributes to a growing body of scholarship on the history of emotions of early modern Ottoman society. It highlights the value of integrating emotions in the history of the Ottoman Empire, placing gender at the center of this analysis.
Bu tez, öfke duygusunun erken modern Osmanlı toplumunda nasıl kavramsallaştırıldığını ve nasıl pratiğe döküldüğünü, özellikle de bu duygunun toplumsal cinsiyetle ilişkili boyutlarına odaklanarak incelemektedir. On altıncı ve on sekizinci yüzyılları kapsayan Anadolu kasabalarındaki kadı sicilleri, fetvalar ve dönemin önemli ahlak kitaplarından biri olan, on altıncı yüzyıl Osmanlı entelektüeli Kınalızade Ali Çelebi'nin Ahlak-ı Alai adlı eserinden yararlanarak, öfkenin etik söylemde ve gündelik pratiklerde nasıl tanımlandığı, ifade edildiği ve düzenlendiği araştırılmaktadır. Duyguları evrensel veya tarih dışı kategoriler olarak ele almak yerine, bu çalışma öfkeyi ahlaki, hukuki ve toplumsal çerçevelerle şekillenen, kültürel olarak inşa edilmiş ve tarihsel olarak özgül bir kavram olarak değerlendirir. Bu tezde, erken modern Osmanlı toplumunda öfkenin kavramsallaştırılmasının toplumsal cinsiyetlendirilmiş olduğu ve bu toplumsal cinsiyetlendirilmiş kavramsallaştırmanın yalnızca felsefi literatürde görünür olmakla kalmayıp, aynı zamanda mahkeme kayıtları ve fetvalarda belgelenen gündelik hukuki anlaşmazlıklar ve toplumsal etkileşimlerde de kendini gösterdiği ileri sürülmektedir. Analiz, öfke duygusuna ilişkin farklı beklenti ve düzenlemelerin erkekler ve kadınlar için nasıl uygulandığını ortaya koyarak, daha geniş toplumsal hiyerarşileri ve toplumsal cinsiyet rollerini yansıtmaktadır. Öfkenin hem kavramsallaştırılmasını hem de pratik yansımalarını izleyerek, bu tez erken modern Osmanlı toplumunun duygu tarihi literatürüne katkıda bulunmayı amaçlamaktadır. Çalışma, Osmanlı tarihi yazımında duyguların entegre edilmesinin önemini vurgularken, analizinin merkezine toplumsal cinsiyeti yerleştirir.