Phoenix'in evrimi : Edip Cansever'de dramatik monolog

buir.supervisorOğuzertem, Süha
dc.contributor.authorDirlikyapan, Murat Devrim
dc.date.accessioned2016-01-08T18:03:20Z
dc.date.available2016-01-08T18:03:20Z
dc.date.copyright2007-08
dc.date.issued2007-08
dc.descriptionCataloged from PDF version of article.en_US
dc.description Thesis (Ph.D.): Bilkent Üniversitesi Ekonomi ve Sosyal Bilimler Enstitüsü, Türk Edebiyatı Bölümü, 2007.en_US
dc.descriptionIncludes bibliographical references (leaves 190-195).en_US
dc.description.abstractModern Türk şiirinin en yenilikçi ve üretken şairlerinden biri olan Edip Cansever (1928-1986), 17 şiir kitabı yayımlamıştır. Uzun şiirlerin öne çıktığı veya uzun bir şiirin bölümlerinden oluşan Umutsuzlar Parkı (1958), Nerde Antigone (1961), Tragedyalar (1964), Çağrılmayan Yakup (1969), Ben Ruhi Bey Nasılım (1976), Bezik Oynayan Kadınlar (1982) ve Oteller Kenti (1985) adlı kitaplarında belli varoluşsal sorunsallar üzerinde durmuş, birçok özgün karakter yaratarak dramanın olanaklarından yararlanan bir anlatımı benimsemiştir. Bu tezde Cansever’in uzun şiirlerinin yoğunlukta olduğu kitapları, çözümleyici bir yaklaşımla incelenmiş ve “dramatik monolog” türü içinde değerlendirilmiştir. Bir ya da daha fazla karakterin anlatısına dayanan dramatik monolog, Cansever’in çoksesli bir şiire ulaşmak amacıyla benimsediği bir şiir türüdür. Modern dünyada insanın gündelik edimlerini yerine getirirken kılıktan kılığa girdiğini, çeşitli rollere bölündüğünü düşünen Cansever, hep birilerine ya da bir şeylere uyum göstererek yaşadığımızı, bunun sonucunda ise giderek kişiliğimizi yitirdiğimizi vurgular. Cansever’e göre, şiiri anlatıcılara bölmek, yani “dramatik” bir şiire yönelmek, bu bölünmüş bireyin şiirde hakkıyla temsil edilmesini sağlar. Edip Cansever’in dramatik monologları modern insanın bölünmüşlüğü ve çelişkileri üzerine kuruludur. Cansever’de hem kendi içlerinde çelişkiye düşen, hem de çevreleriyle çatışma içinde olan karakterler, İstanbul’un kamusal mekânlarından seçilirler ve çoğunlukla toplumun en marjinal kesiminde yer alırlar. Cansever’in neredeyse bütün dramatik monologlarının temelinde “Phoenix” imgesi yatar. Şairin ilk şiirlerinde yalnızca bir ayrıntı gibi duran Phoenix, giderek yaşamın sürekliliğine işaret eden bir simgeye dönüşür. Her kitapla birlikte yeniden üretilen Phoenix, yaşamın acımasız çelişkileri içinde tekrar tekrar küllenir. Her kül oluşta ise başka anlatıcılara bölünerek yeniden doğar.
dc.description.abstractEdip Cansever (1928-1986), who is one of the most avant-garde and productive poets of modern Turkish poetry, published 17 books of poetry in his life time. In such books as Umutsuzlar Parkı (The Desperates’ Park, 1958) Nerde Antigone (Where’s Antigone? 1961), Tragedyalar (The Tragedies, 1964), Çağrılmayan Yakup (Yakup the Unhailed, 1969), Ben Ruhi Bey Nasılım (I’m Mr. Ruhi, How Am I? 1976), Bezik Oynayan Kadınlar (Women Who Play Bezique, 1982) and Oteller Kenti (The City of Hotels, 1985), where long poems gain prominence or which make up a long poem, Cansever dealt with particular existentialist themes and adopted a “dramatic” expression by creating many original characters. This dissertation analytically examines the long poems of Edip Cansever and considers these poems within the genre of “dramatic monologue”. In order to reach a polyphonic poetry, Cansever adopted dramatic monologue based on the narration of one or more characters. He thought that, throughout his daily routine, modern man disguised himself and put on several masks. He also emphasized that we always live according to someone or something, consequently losing our personality. Cansever’s dividing up the single voice of poem into different narrative voices, namely his drawing near the form of a dramatic poem, enabled him to represent this divided man properly. Thus the dramatic monologues of Cansever are based on the fragmentation and self-contradictions of the modern man. Cansever’s characters, who are in conflict both within themselves and with others, are chosen from the public life of Istanbul, and mostly from the most marginal sections of the society. The image of the “Phoenix” lies behind almost all the dramatic poems of Cansever. Seemingly a detail in the early poems, it evolves into a symbol of the continuity of life. Regenerating in every new book of the poet, the Phoenix is reduced to ashes repeatedly all through the cruel contradictions of life. But it rises from its ashes by dividing up into ever new narrators.
dc.description.provenanceMade available in DSpace on 2016-01-08T18:03:20Z (GMT). No. of bitstreams: 0en
dc.description.statementofresponsibility Murat Devrim Dirlikyapanen_US
dc.format.extentvii, 196 leaves ; 30 cm.en_US
dc.identifier.itemidBILKUTUPB104589
dc.identifier.urihttp://hdl.handle.net/11693/14634
dc.language.isoTurkishen_US
dc.rightsinfo:eu-repo/semantics/openAccessen_US
dc.subjectDramatik monolog
dc.subject Dramatik şiir
dc.subject Uzun şiir
dc.subject Phoenix
dc.subjectDramatic monologue
dc.subjectDramatic poetry
dc.subjectLong poem
dc.titlePhoenix'in evrimi : Edip Cansever'de dramatik monologen_US
dc.title.alternativeThe evolution of the phoenix: dramatic monologue in Edip Cansever
dc.typeThesisen_US
thesis.degree.disciplineTurkish Literature
thesis.degree.grantorBilkent University
thesis.degree.levelDoctoral
thesis.degree.namePh.D. (Doctor of Philosophy)

Files

Original bundle
Now showing 1 - 1 of 1
Loading...
Thumbnail Image
Name:
B104589.pdf
Size:
868.52 KB
Format:
Adobe Portable Document Format