Party autonomy vs. case management in international arbitration

Date

2013

Editor(s)

Advisor

Supervisor

Co-Advisor

Co-Supervisor

Instructor

BUIR Usage Stats
12
views
525
downloads

Series

Abstract

The author discusses the relationship between two rules in international arbitration: party autonomy, on the one hand, and the principle whereby an arbitrator has a duty to act as a good case manager and to conduct the arbitration fairly, expeditiously and without unnecessary costs on the other. Whereas the first rule is virtually universal, the second has been clearly spelt out in the English Arbitration Act 1996, for the first time. However, it is quickly spreading as a consequence of the recent reform of the ICC Rules (2012) and their considerable influence on international arbitral practice. There is a tension between these principles. This is so especially in those jurisdictions in which the parties may agree on procedural arrangements without consulting the arbitrators, even in case the arbitral tribunal has already been constituted. Received wisdom has it, especially in England, that an experienced arbitrator has the skills, the charisma and the authority required to let the parties know that their procedural arrangement, agreed as it may have been, is neither conducive nor sound. The author's answer is that the raising of eyebrows by an arbitrator does not, by far, attract the same consequences in all jurisdictions. The solution should not be looked for in arbitral diplomacy but in the law; the time has come to accept that arbitrators must be entitled to depart from unsound procedural agreements when it is right to do so; this is, of course, an exception to be resorted to most sparingly and to be applied only in those cases in which abiding by an agreed arrangement on a matter of procedure prevents the arbitrators from correctly carrying out their duties and would produce a perverse result. The position of the law at the place of arbitration is one of the points to be considered before using such an exception, especially in UNCITRAL Model Law jurisdictions, in which the disregard by the arbitral tribunal of a party agreement on procedure is a ground on which an award may be set aside.


Yazar, uluslararası tahkimin iki ilkesi arasındaki ilişkiyi tartışmaktadır: Bir yanda irade muhtariyeti diğer yanda ise hakemin basiretli bir dava yöneticisi olarak tahkim yargılamasını adil, hızlı ve gereksiz masraflara yol açmayacak şekilde yürütmesi yükümlülüğünü konu edinen ilke. İlk ilke hemen hemen evrensel olmakla birlikte, ikinci ilke açık bir şekilde ilk defa 1996 tarihli İngiliz Tahkim Kanunu’nda ifade edilmiştir. Bununla birlikte, ICC Kuralları’nın (2012) son reformu ve Kurallar’ın, uluslararası tahkim uygulamasındaki büyük önemi sonucunda hızla yayılmaktadır. Bu ilkeler arasında bir etkileşim söz konusudur. Söz konusu etkileşim, özellikle hakem heyetinin halihazırda kurulmuş olduğu durumlarda dahi tarafların, hakemlere danışmaksızın usulî düzenlemeler konusunda anlaşmalarını mümkün kılan ülke hukuklarında ön plana çıkmaktadır. Özellikle İngiltere’de, deneyimli bir hakemin, taraflara üzerinde hemfikir oldukları usulî anlaşmanın ne yol gösterici ne de makul olduğunu bildirme konusunda gereken beceriye, karizmaya ve yetkiye sahip olduğunu söylemek genel olarak mümkün gözükmektedir. Yazarın görüşüne göre hakemin tarafların anlaşmasını dikkate almamasının, tüm ülke hukuklarında aynı sonucu doğurduğunu söylemek mümkün gözükme- mektedir. Çözüm, tahkim diplomasisinde değil; hukukta aranmalıdır; gerekli olduğu takdirde, hakemlerin makul olmayan usulî anlaşmaları dikkate almama konusunda yetkili olmaları gerektiğini kabul etmenin zamanı gelmiştir; şüphesiz ki bu, son derece ihtiyatlı yaklaşılması gereken ve usulî anlaşmaya uyulmasının, hakemlerin görevlerini yerine getirmesini engelleyeceği ve istenmeyen sonuçlara neden olacağı durumlarda başvurulması gereken bir istisna olmalıdır. Bu tür bir istisnaya başvurulmadan önce tahkim yeri hukukunun konuya ilişkin yaklaşımı da değerlendirilmesi gereken noktalardan biridir; zira özellikle UNCITRAL Model Kanunu’nu benimsemiş olan ülke hukuklarında, taraflar arasındaki usulî anlaşmanın hakemlerce dikkate alınmamış olması hakem kararının iptali sonucunu doğuran bir sebep olabilmektedir.

Source Title

Banka ve Ticaret Hukuku Dergisi

Publisher

Banka ve Ticaret Hukuku Araştırma Enstitüsü

Course

Other identifiers

Book Title

Degree Discipline

Degree Level

Degree Name

Citation

Published Version (Please cite this version)

Language

English