“Kolsuz Hanım” üzerine yazılı kültür ve metinlerarası ilişkiler bağlamında bir çalışma
Date
Authors
Editor(s)
Advisor
Supervisor
Co-Advisor
Co-Supervisor
Instructor
BUIR Usage Stats
views
downloads
Series
Abstract
Ziya Gökalp’ın Küçük Mecmûa’da yayımladığı masallar, edebiyat araştırmacıları tarafından “halk masalı” olarak adlandırılmaktadır. Oysa, bu masallar sözlü kültür ortamından yazılı kültür ortamına aktarılırken kimi değişikliklere uğramış ve sözlü özelliklerini belirli ölçülerde kaybetmiş olabilir. Dolayısıyla, bu metinlerin “halk masalı” şeklinde adlandırılması bazı sorunları da beraberinde getirecektir. Bu çalışmada, Ziya Gökalp’ın adı geçen mecmuada yayımlanan “Kolsuz Hanım” başlıklı masalı ve bu metne kaynaklık eden “Merd-i Sâlih” ve “Helvacı Güzeli” adlı halk masalları birlikte incelenerek masalın yazılı ortama geçerken sözlü kültürden ne ölçüde uzaklaştığı sorgulanmıştır. Ek olarak, Ziya Gökalp’ın masallar üzerinde yaptığı değişikliklerin sosyolojik ve ideolojik yönleri üzerinde durulmuş, yazarın kurguda yaptığı değişikliklerin amaçları tartışılmıştır. Bunun yanısıra, masal metnine kaynaklık eden halk masalları ile Gökalp’ın metni arasındaki metinlerarası ilişkiler incelenmiş, böylece, sözlü kültürden yazılı kültüre aktarılan bu tür metinlerin değerlendirilmesinde farklı bir bakış açısı geliştirmek hedeflenmiştir. Sonuçta ise, “halk masalı” şeklindeki bir adlandırmanın yanlış olacağı üzerinde durulmuş, Ong’un “sanat destanı” tanımlamasından yola çıkarak bu tür masalların “sanat masalı” şeklinde adlandırılabileceği öne sürülmüştür.
Ziya Gökalp’s tales which were published in Küçük Mecmûa, are named as “folk tale” by literature researchers. However, these tales might have changed in some ways when they were being transferred from oral culture to literary culture and they may have lost their oral features at certain levels. Hence, calling these tales “folk tales” will bring some problems. In this study, Gökalp’s tale “Kolsuz Hanım” has been examined to find out how far this tale differs from its oral sources, the tales of “Merd-i Sâlih” and “Helvacı Güzeli” as a result of its transition process. In addition, the author focused on the sociological and ideological dimensions of the changes made by Gökalp while rewriting the tales and the Gökalp’s aims for making those changes in the fiction have been discussed. Moreover, intertextual relations between Gökalp’s text and its oral sources have been analysed in order to develop a new perspective for evaluation of the texts that have been transferred to literary culture. In conclusion, it has been asserted that calling them “folk tales” is inaccurate. Thus, in the light of Ong’s definition of “art epic”, the author suggested that these tales should be called “art tales”.