Is authoritarian modernization effective? a case study of socio-political divergence between Türkiye and Iran as a consequence of the twentieth-century modernization movement
Series
Abstract
Since the beginning of the twentieth century, Mustafa Kemal Atatürk and Reza Shah led their nations, Türkiye and Iran, through unstable periods, in means of establishing the modernized Turkish Republic and the Pahlavi dynasty in Iran. This paper discusses the major factors that led to the distinctive pathways of the two countries throughout their history of modernization. Both leaders implemented the patterns based on their politically strategic campaigns, which were mainly under the concepts of secularism, nationalism, and revolutionism. However, Atatürk's additional focus on the interests of the population to gain support for the republic contrasted with Reza Shah's more strictly authoritarian methods, leading to differing outcomes. Distinctive religious sects, Sunnism in Türkiye and Shiasm in Iran influenced the two nations’ reaction to the political reforms. Although Türkiye and Iran followed a similar pattern of diplomatic treaties, the latter experienced obstacles, slowing the pursuit of authoritarian modernization. Thus, differing strategies of regimes, religion, and diplomatic relations, as well as the structural environments based on the history of the two states, diverged Türkiye and Iran in their paths of modernization, in which Türkiye succeeded under Mustafa Kemal Atatürk's leadership, while Reza Shah’s efforts for Iran failed.
Osmanlı İmparatorluğu ve Kaçar hanedanının çöküşünü takiben Türkiye ve İran'ın siyasi yapısı önemli dönüşümler geçirdi. Uluslarını en zorlu dönemlerinden geçirdikten sonra Mustafa Kemal Atatürk Türkiye Cumhuriyeti'ni ve Rıza Şah İran'da Pehlevi hanedanını kurdu. Bu makale, modernleşme tarihleri boyunca iki ülkenin farklı yollara gitmesine yol açan başlıca faktörleri konu almaktadır. Her iki lider de laiklik, milliyetçilik ve devrimcilik gibi modernleşmeyi sağlayacak fikirleri benimsedi ve toplumsal reform için eğitimi bir araç olarak gördü. Ancak Atatürk'ün destek kazanmak için uyguladığı popülist yaklaşım, Rıza Şah'ın daha otoriter yöntemleriyle karşılaştırıldığında farklı sonuçlara yol açtı. İran'da Şii ve Türkiye'de Sünni olmak üzere iki ülkenin farklı mezheplere sahip olmaları siyasi reformlara uyumlarını etkiledi. Her ne kadar Türkiye ve İran diplomatik anlaşmalarda benzer yollar izleseler de, İran otoriter modernleşme arayışını yavaşlatan bir kısıtlamayla karşılaştı. Dolayısıyla rejimlerin, mezheplerin ve diplomatik ilişkilerin farklı stratejileri ve iki devletin tarihine dayanan yapısal ortamlar, Türkiye ve İran'ın modernleşme yollarını farklılaştırdı.