Browsing by Subject "Kaza"
Now showing 1 - 4 of 4
- Results Per Page
- Sort Options
Item Open Access Doğru terim "Muhakeme" değil "Yargılama"dır(Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi, 2013) Selçuk, SamiTürk öğretisi ve yasa koyucusu, hukuk terminolojisi açısından Merhum Kunter’in etkisiyle “yargılama” terimini dışlamış, “muhakeme” terimini benimsemiştir. Ancak bu seçim yerinde değildir. Kunter’in yargı erki yerine yargılama erki denmesi önerisi, yargılamanın yapıbilimsel (morfolojik) açıdan bir canlı gibi doğan, yaşayan ve tükenen maddi içerikli bir olgu, çok basamaklı bir etkinlik olduğunu vurgulaması yerinde ise de, yargılamayı süreç (processus) yerine oluş (devenir) olarak görmesi ve terimlere yüklediği anlamlar hukukun iç ve kavramlar dili açısından tutarlı değildir. Özellikle muhakeme ile yargılama kavramlarının eşanlamlı olduğunu gözetmemesi, mantık ile düşünme kurallarına uymayarak, çağın gerisine, yanıltmacalara (sophism, fallacy), yanıltılara (fallacy, paralogysm), çelişkiye, tarihsel evrime ters düşme pahasına bunlar arasında “kapsam” (extension)-“içlem” (compehension) ilişkisi kurması yerinde olmamıştır. Türkçede “yargılama hukuku” ya da “muhakeme hukuku” yerine “süreç hukuku” (Strafprozessrecht, diritto processuale) denmesi artık çok zor olduğu için anlambilim, etimoloji, yargılama sözcüğünün tarihsel gelişimi, “muhakeme” ve “yargılama” sözcüklerinin eşanlamlı olduğunu ortaya koyduğundan ve bilim ezbere dayanan yabancı dilde değil, düşündüren anadilde yapılabileceğinden muhakeme yerine Türkçe yargılama terimi yeğlenmelidir. Sonuç olarak bir süreç bulunan ceza yargılaması, Foscihini’nin vurguladığı üzere, çözümlemeci (analitik) yaklaşıldığında hukuki yapı açısından “duruk” (statik); hukuk düzeni açısından devinimli (hareketli, dinamik), hukuki akış açısından kinematik bir nitelik sergilemekte; birleşimci (sentetik) yaklaşıldığında ise yapıbilimsel açıdan üç evre karşımıza çıkmaktadır: 1-Soruşturma, 2-bilişme (cognition), 3-yerine getirme (infaz). Ceza Yargılama Yasası (CYY), ikinci evreye “kovuşturma”, yani geniş anlamda “duruşma” demiştir. Bu evre, aslında terimin geniş anlamında “duruşma”dır (débat) ve üç aşamayı içine almaktadır: 1-Önduruşma (duruşma hazırlığı), 2-duruşma (dar anlamda duruşma), 3-sonuç çıkarım (istidlal, duruşma sonrası görüşme ve yargı oluşturma). Tam bu noktada Batı dillerinde kavga, dövüşme gibi anlamlara da gelen ve “tartışma” (débat) denilen kovuşturmanın bu aşamasının “duruşma” terimi yerine yargılamanın temel ilkelerinden olan sözlülük, yüz yüzelik ve ortaklaşalık ilkelerini çok daha iyi yansıttığından, “tartışma” olarak adlandırılması yerinde olurdu. Ancak Ceza Yargılama Yasası ile uyum sağlamak için bu evrenin adı artık “kovuşturma”dır. Bütün bunların bileşkesini aldığımız zaman sonuç olarak ceza yargılaması kanımızca soruşturma, kovuşturma ve yerine getirme (infaz) olarak üç evreden; kovuşturma evresi de “hazırlık”, “duruşma” ve “yargı ya da sonuç çıkarım” olmak üzere üç aşamadan oluşmaktadır.Item Restricted Türk havacılığına adanmış 50 sene: Hasan Nur Kıvanç(Bilkent University, 2021) Çakırcık, Çağla Su; Aksu, İzzet Cem; Bodur, Müberra Nur; Özdel, Özgür Boran; Bilge, Tarık BerkanTürkiye’de havacılığın başlangıcı 1900’lü yılların başlarına dayanır. Türkiye Cumhuriyeti, kurucularının muasır medeniyetlere ulaşma hedefinin gerekliliği olarak havacılık alanında gerek askeri gerekse sivil havacılık açısından kendi kendine yetebilen bir yapı kurmayı amaçlamıştır. Havacılığın gelişimi, ilgili personellerin yetiştirilmesi ve bu kişilerin eğitimi amaçlanarak planlamalar yapılmıştır. Bu planlamaların sonucu olarak Türk Hava Kurumu, Türkkuşu gibi kurumlar kurulmuştur. Bu kurumların yetiştirdiği bir havacı personel olan Hasan Nur Kıvanç, Türk havacılığına planör pilotu, planör eğitmeni, hava trafik kontrolörü, meteoroloji uzmanı olarak hizmet etmiştir. Hasan Nur Kıvanç, İnönü Hava Okulunda gerek öğrenci olarak gerekse eğitmen olarak Türk havacılığına katkı sağlamıştır. 1960’tan bu yana yüzü aşkın pilot yetiştiren Hasan Nur Kıvanç, havacılık bakımından oldukça tecrübelidir.Item Restricted Türkiye'de ehliyet alım prosedürü ve sürücü kursları tarihçesi(Bilkent University, 2020) Yılmaz, İrem; Okuyucu, İpek; Doğan, Muhammed İkbal; Demir, Süleyman Semih; Gül, İsmail HakkıMotorlu taşıtların Türkiye'ye girişi, yaygınlaşması ve kullanımının artmış olması, araç trafiğini daha güvenli hale getirmek için sürücülerin araç kullanma yetkinliklerini gösteren sürücü ehliyeti gereksinimi oluşturmuştur. 1920'lerden 1987 yılına kadar bu gereksinim farklı yollarla karşılanmış, ancak 1987'de Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından onaylanan yasaya göre sürücü belgelerinin özel sürücü kursları tarafından verilmesine karar verilmiştir. Makalede sürücü kursları resmi olarak açılmadan önce, kursların yaygınlaşma süreci boyunca ve kurslar bir sektör haline geldikten sonra ehliyet alım sürecine ve sürecin denetimine dair bilgiler verilmektedir. Gazete haberleri ve TÜİK verileri temel alınarak sürücü kursları öncesi ve sonrası kaza sayıları ve ehliyet sahibi insan sayısı istatistikleri makaleye dâhil edilmiştir.Item Restricted Zamanının en büyük uçak kazası: Türk Hava Yollarının 981 sefer sayılı uçuşu(Bilkent University, 2021) Öztürk, Bahadır; Yalçındağ, Umut; Bolat, Umut Can; Koca, EfeMcDonnell Douglas, Boeing ve Lockheed’in birbirleri arasında sıkı rekabet içinde olduğu 70’li yıllarda bu firmalar; piyasaya sürekli yeni uçak modelleri sunup var olan modellerini iyileştirmekle meşguldü. Birbirlerini geçme telaşı içerisindeki firmalar tarafından hızla iyileştirilen ve yeni çıkartılan modellerde sorun çıkaran parçalar olabilmekteydi. Sorun çıkaran bu uçaklardan biri olan ve McDonnell Douglas tarafından yapılan DC-10 model uçaklar, piyasaya sürülüşünden itibaren kargo kapısının çıkardığı sorunların sebep olduğu birkaç kazaya karışmışlardır. Bu kazalardan biri American Airlines’ın 1972 tarihli kazasıdır. Bu kazada kimsenin ölmemesi ve uçuş sektöründeki rekabet ortamı, kazanın önemsenmeden DC-10’un uçuşlarına olduğu gibi devam etmesine yol açmıştır. Bunun sonucunda gerçekleşen bir diğer kaza da Türk Hava Yollarının (THY) 981 numaralı uçuşunda gerçekleşmiştir. Zamanının en ölümcül kazası olan bu kazada 346 kişi uçağın Paris yakınlarına düşmesi sebebiyle hayatını kaybetmiştir. Bu araştırmada, zamanında tarihin en ölümcül uçak kazası olan THY’nin 981 numaralı uçuşunun düşmesinin sebepleri, gelişim süreci, sonrası ve kazaya karışan uçak modelinin teknik özellikleri incelenmiştir. Uçuş sektöründe çalışan Kıvanç Köseoğlu’nun bilgilerinden, DC-10 model uçağın karıştığı kazaların raporlarından, Boeing’in resmi kaynaklarından, kaza sonrası basılmış gazetelerden ve kaza üzerine yapılmış belgeselden faydalanılmıştır. Bu araştırma, uçuş firmaları arasındaki yoğun rekabetin nasıl kazalara sebep olabileceğini göstermesi bakımından önemlidir.