II. Dünya Savaşı sonunda ABD ve SSCB’nin öne çıkmasıyla “iki kutuplu” güçler dengesi oluştu. Türkiye, kuzeydeki Rus tehlikesine karşı Batı Bloku’nda yer almaya karar verdi. Bunun karşılığında ABD, Truman Doktrini ve Marshall Planı ile Türkiye’yi ekonomik ve askerî olarak destekledi. Demokrat Parti iktidarı boyunca Türkiye-ABD ilişkileri daha da ilerledi. Öyle ki Türkiye, Amerika’nın başı çektiği NATO’ya üye oldu. Türk ekonomisi ise yoğun ABD destekleri sonucu yüksek büyüme rakamları yakaladı. Aralık 1959’da Eisenhower’ın Türkiye’yi ziyaret etmesi Türk-Amerikan ilişkileri bağlamında önemlidir. İktidarının son yıllarında DP’nin kurduğu baskı rejiminden dolayı ülkenin eski demokratik ve özgür ortamdan uzaklaştığını düşünen ordu, 27 Mayıs 1960’ta darbe ile kontrolü ele aldı.

At the end of World War II, the rise of the USA and the USSR resulted in a “bipolar” balance of powers in the world. Against the Russian threat from the north, Turkey followed policies in cooperation with the USA. In return, the USA supported Turkey economically and militarily by the Truman Doctrine and Marshall Plan. During the Democratic Party governance, Turkey-US relations have advanced even further. Turkey became a member of NATO. With the support of the USA, the Turkish economy has achieved high growth rates. Within this framework, it is notable that President Eisenhower arranged a visit to Turkey in December 1959. Towards the last years of his prime ministry, Adnan Menderes maintained an autocratic administration, paving the way for the army to take control with a coup on May 27, 1960.