Orta oyunu gibi geleneksel türk tiyatro unsurlarının modern türk tiyatrosuna yansıması
Date
Editor(s)
Advisor
Supervisor
Co-Advisor
Co-Supervisor
Instructor
BUIR Usage Stats
views
downloads
Series
Abstract
Tiyatro, insanın duygu ve düşüncelerini, toplumsal ve bireysel sorunlarını paylaşma arzusundan doğmuş bir sanat dalıdır. İlk başlarda dinî ritüellerle şekillenen tiyatro formu zamanla daha toplumsallaşarak kırsal kesimler ve ilkel topluluklarda ilk olarak paylaşılmaya başlanmış ve sonraları sahneye taşınmıştır. Antik Yunandan günümüze kadar ulaşan tiyatro sanatının evrimsel sürecinin bir parçası olan geleneksel Türk tiyatrosu, Türk toplumunun Orta Asya’dan getirdiği inanç ve kültürel birikimleriyle hem eğlendirmek hem de toplumsal düzeni pekiştirmek vazifelerini üstlenmiştir. Batılı anlamda modern öğelerden uzak olmakla birlikte, Anadolu insanının günlük yaşamı ve sorunları konu almıştır. Orta oyunu, geleneksel Türk tiyatrosunun en önemli türlerinden biri olup esas kökleri tam olarak belirlenememekle beraber Commedia dell’arte gibi bir Batı örneğine olan benzerliği dikkat çekmiştir ve aynı isimle ilk kez 1834’te II. Mahmut’un kızı Saliha Sultan’ın düğününün anlatıldığı Sûrname-i Saliha’da geçmiştir. 19. yüzyılda en parlak dönemini yaşayan orta oyunu, Batı tiyatrosunun yükselişinin verdiği etkiyle yeniden şekillenmiş ve Tanzimat dönemiyle birlikte Osmanlı modernleşmesinin bir unsuru haline gelmiştir. Bu süreçte ortaya çıkan modern Türk tiyatrosu ile geleneksel unsurların harmanlanmasını sağlayan Ferhan Şensoy, bu bağlamda kültürel sürekliliği sağlamıştır. Şensoy’un Şahları da Vururlar isimli oyunu da orta oyununun izlerinin modern toplumsal eleştirileri anlatmakta kullanılması sebebiyle önemlidir. Bu araştırma yazısı, geleneksel Türk tiyatrosunun tarihsel gelişimini yakından inceleyip modern tiyatroya olan etkilerini ve bu sürecin Türk sinemasına nasıl yansıdığını incelemekte ve Ferhan Şensoy’un eserlerinin orta oyunu geleneğinin modern Türk tiyatrosundaki yerini anlamaktaki önemini ele almaktadır.
Theatre is a field of art emerged from the urge to share one's feelings and thoughts, and social and individual problems. The theatre form which was initially shaped by religious rituals became more communalized over time and started to spread first in rural areas and primitive communities and later moved to the stage. Traditional Turkish theatre, as a part of the evolutionary process of the art of theatre from Ancient Greece to the present day, has undertaken the duties of both entertaining and reinforcing the social order with the beliefs and cultural accumulations of Turkish society originating from Central Asia. Although it is far from modern elements in the Western context, it deals with the daily life and problems of Anatolian people. The middle play is one of the most important genres of traditional Turkish theatre, and although its origins are unclear, its similarity to a Western example such as Commedia dell'arte has garnered attention, and it first appeared under the same name in 1834 in Surname-i Saliha, a work depicting the wedding of Saliha Sultan, the daughter of Mahmut II. The middle play, which experienced its prime in the 19th century, was reshaped with the impact of the rise of Western theatre and became an element of Ottoman modernization with the Reformation Period. Ferhan Şensoy, who ensured the harmonization of traditional elements with the modern Turkish theatre that emerged in this process, ensured cultural continuity in this regard. Şensoy's play Şahları da Vururlar is also important because it uses the traces of the middle play to express modern social criticism. This research paper closely examines the historical development of the traditional Turkish theatre, examines its effects on modern theatre and how this process is reflected in Turkish cinema, and discusses the importance of Ferhan Şensoy's works in understanding the place of the middle play tradition in modern Turkish theatre.