Bir yönetmenin izinde: Zehra Tülin Sertöz’ ün hayatı ve belgesel kariyeri

Abstract

Zehra Tülin Sertöz, Türk belgeselciliğinde kadın yönetmenlerin katkısını temsil eden önemli bir figürdür. 1955 yılında Ankara’da doğan Sertöz, TED Ankara Koleji ve ODTÜ Ekonomi Bölümü’nde aldığı eğitimle analitik düşünme ve disiplin kazandı. Belgeselcilik tutkusu çocukluk yıllarında Jacques Cousteau’nun bir yapıtını izleyerek başladı. 1980’de Northwestern Üniversitesi’nde sinema-television alanında yüksek lisans ve doktora yaparak sinema dünyasına adım attı. TRT çatısı altında birçok belgesel yönetti ve yapımcılık yaptı. Sobanın Öyküsü, Tren Penceresinden Bu Diyar ve Gökkubbede Gezintiler gibi belgeselleri, Türk kültürüne ve toplumsal dinamiklere ışık tutan önemli eserlerdir. Sertöz, belgeselciliği salt bilgilendirme değil, aynı zamanda izleyiciyi duygusal bir bağ ile etkileyerek düşündürme sanatı olarak tanımlamaktadır. Sertöz, uluslararası festivallerde ödüller kazanmış, Türk belgeselciliğini küresel arenada temsil etmiştir. Kariyeri boyunca, belgesel yapımında özgün perspektifler sunmuş ve ailesiyle olan güçlü bağları eserlerine yansıtarak çalışmalarına duygusal bir derinlik katmıştır. Onun mirası, gelecekteki belgeselcilere ilham olmaya devam edecektir.

Zehra Tülin Sertöz is an important figure representing the contributions of female directors in Turkish documentary filmmaking. Born in Ankara in 1955, Sertöz gained analytical thinking and discipline through her education at TED Ankara College and the Department of Economics at Middle East Technical University (METU). Her passion for documentaries began during her childhood after watching a work by Jacques Cousteau. In 1980, she pursued her master’s and doctoral studies in film and television at Northwestern University, stepping into the world of cinema. While working under the umbrella of TRT, Sertöz directed and produced many documentaries. Notable works like The Story of the Stove, Through This Land from a Train Window, and Wanderings Under the Sky Dome shed light on Turkish culture and social dynamics. Sertöz describes documentary filmmaking as not merely a way to inform but as an art form that engages viewers emotionally, making them think. Sertöz has won awards at international festivals, representing Turkish documentary filmmaking on the global stage. Throughout her career, she offered unique perspectives in her works, incorporating emotional depth by reflecting the strong bonds she shared with her family. Her legacy continues to inspire future generations of documentary filmmakers.