Bir hastalığın sonu: 1947 Akçakale Veba salgını
Date
Editor(s)
Advisor
Supervisor
Co-Advisor
Co-Supervisor
Instructor
Source Title
Print ISSN
Electronic ISSN
Publisher
Volume
Issue
Pages
Language
Type
Journal Title
Journal ISSN
Volume Title
Attention Stats
Usage Stats
views
downloads
Series
Abstract
Bu makale Akçakale'deki veba salgınının nasıl başladığını, nasıl üstesinden gelindiğini ve sonrasında vebanın tekrarlanmaması için alınan önlemleri ele alır. Akçakale vebasının önemi Türkiye'de görülen son veba salgını olmasıdır, ondan önceki veba salgınıysa Selimiye Kışlası vebasıdır. Akçakale vebası, 1947 yılının Mart ayında başladı ve Nisan ayında son buldu. Akçakale'nin köyleri olan Harbetülgazel'de ve Telseyf'de toplam 13 kişi öldü. Vebanın bastırılması için, görevli doktorlar çeşitli uygulamalarda bulundular. Bunlardan bazıları: DDT kullanılması, farelerin yakalanması ve vebalı çarşafların ve kıyafetlerin yakılmasıdır. Veba son bulduğundaysa, vebanın tekrarlanmaması için Türk hükümeti yurtdışı seyahatlerine katı uygulamalar getirdi. Bunlardan biri, 1951 senesinde hac seferlerinin yasaklanmasıydı.
This paper explores the events happened during the plague of Akçakale; including how it started, resolved and the precautions that are taken against reoccurrence. The importance of the plague of Akçakale comes from its feature of being the last plague that was occurred on Turkish soil, the previous one being the plague of Selimiye Barracks. The plague of Akçakale took place in the spring of 1947 and resulted with the deaths of 13 people who resided in the villages of Harbetülgazel and Telseyf. In order to suppress the plague, the doctors who were in-duty used various tactics; including using DDT, catching the mice, burning the infested sheets and clothes and more. Ultimately; when the plague ended, for the sake of getting ahead of reoccurrence, the Turkish government implemented strict restrictions on traveling such as cancelling the pilgrimage to Saudi Arabia, in 1951.