İbrahim Balaban’ın hayatı ve Türk resim sanatına katkıları
Date
Editor(s)
Advisor
Supervisor
Co-Advisor
Co-Supervisor
Instructor
Source Title
Print ISSN
Electronic ISSN
Publisher
Volume
Issue
Pages
Language
Type
Journal Title
Journal ISSN
Volume Title
Attention Stats
Usage Stats
views
downloads
Series
Abstract
Türkiye’de resim sanatının 2. Dünya Savaşı sonrası gelişimi toplumcu gerçekçilik akımının izlerini taşımaktadır. 1921 yılında doğan İbrahim Balaban ise çeşitli ideolojik çatışmaların ve zorlu savaş koşullarının içinde büyüdü. 1940’larda girdiği cezaevinde Nâzım Hikmet’in desteğiyle bir ressam olarak yetişti ve toplumcu gerçekçi akımın etkisinde eserler üretti. Resimlerinde köy yaşantısını deneyimleriyle harmanladı ve yoksulluğu, halk hikayelerini, efsaneleri kendine özgü çizim teknikleriyle aktardı. Eserleri hem bir eleştiriydi hem de o döneme ışık tutan birer belgeydi. 1960 sonrası yazdığı anı kitapları ile de resimlerine etkileri görülen deneyimlerini aktardı. Bu araştırmada, İbrahim Balaban’ın yazmış olduğu çeşitli anı kitaplarından faydalanılarak Nâzım Hikmet ile geçirdiği yılların sanatına olan etkisi incelendi. Kendi eserlerine olan bakış açısı dikkate alınarak ve resimlerin ardındaki anılar keşfedilerek sanatçının gelişimi anlatıldı. Aynı zamanda kendisi gibi ressam olan oğlu Hasan Nazım Balaban ile yapılan röportaj aracılığıyla özel hayatı ve sanatçı kimliğinin dışavurumu incelendi. İbrahim Balaban’ın Türk resim sanatına yıllar boyu hem sergileriyle hem de sanat görüşüyle katkı sağlamış olması ve sanat anlayışını içinde bulunduğu zorlu koşullara, eleştirilere rağmen geliştirmesi, Türkiye’de resim anlayışının gelişmesi açısından önemlidir.
The development of painting in Turkey after World War II carried the traces of the social realism movement. Born in 1921, İbrahim Balaban grew up in various ideological conflicts and tough war conditions. He grew up as a painter with the support of Nazım Hikmet in the prison he entered in the 1940s and produced works under the influence of social realism. With his paintings, he blended village life with his experiences. He conveyed poverty, folk tales, and legends with his unique drawing techniques. His works were both a criticism and a document that sheds light on that period. In the memoirs he wrote after 1960, he shared his experiences which had severe impacts on his paintings. In this research, the effect of the years he spent with Nazım Hikmet was examined by making use of various memoirs written by İbrahim Balaban. The development of the artist was explained by considering his perspective on his own works and by discovering the memories behind his paintings. His private life and the expression of his identity as an artist were examined through an interview with his son, Hasan Nazım Balaban, who is also a painter. The fact that İbrahim Balaban has contributed to Turkish painting both with his exhibitions and his artistic view over the years and that he developed his understanding of art by avoiding the harsh conditions he was in, is important for the development of painting in Turkey.