Bourgeois wealth, architecture, and urbanization: The Azaryan family in Late Ottoman Istanbul
Date
Authors
Editor(s)
Advisor
Supervisor
Co-Advisor
Co-Supervisor
Instructor
BUIR Usage Stats
views
downloads
Citation Stats
Series
Abstract
Istanbul’s urbanization in the late nineteenth century was highly influenced by private investors and land commodification practices. This article focuses on one of these investors, the Azaryan family, and particularly Bedros and Josef Azaryan, and explores how they participated in the capitalistic urbanization of Istanbul. Through an examination of their investments in Ayazpaşa (Gümüşsuyu) and in Büyükdere, the article unveils different complexities of urban modernization, land commodification, and building construction. Focusing on the Azaryan waterside mansion (yalı) in Büyükdere and the Azaryan Palas in Ayazpaşa, this article positions the Azaryan family as influential actors capable not only of representing their wealth through architecture but also of negotiating with the state to resolve construction disputes. It therefore sheds light on themes such as patronage, finance, visual power, land tenure, and architectural labor. Working through an array of sources such as tendering documents, embassy correspondences, private notebooks, maps, and survey drawings, the article portrays the polyvocal and fragmented dynamics of capitalistic urbanization in late Ottoman Istanbul.
Geç on dokuzuncu yüzyılda İstanbul’un kentleşmesi özel yatırımcılardan ve toprağın metalaşması süreçlerinden büyük ölçüde etkilenmiştir. Bu makale, bu yatırımcılardan Azaryan ailesine, özellikle de Bedros ve Josef Azaryan’a odaklanarak İstanbul’un kapitalist kentleşmesine nasıl etki ettiklerini incelemeyi amaçlamaktadır. Ailenin Ayazpaşa (Gümüşsuyu) ve Büyükdere’deki iki yatırımını inceleyerek, kentsel modernleşme, toprağın metalaşması ve inşaat konularında farklı karmaşıklıkları ortaya koymaktadır. Çalışma Büyükdere’deki Azaryan Yalısı ve Ayazpaşa’daki Azaryan Palas’a odaklanarak, Azaryan ailesini hem sermayelerini mimarlık yoluyla temsil edebilen, hem de yapı üretim süreçlerine dair anlaşmazlıklar konusunda devletle müzakere edebilecek güce sahip aktörler olarak tanımlar. Bu sayede makale hamilik, finans, görsel güç, arazi mülkiyeti ve emek gibi temalara odaklanmaktadır. İhale belgeleri, büyükelçilik yazışmaları, özel defterler, haritalar ve rölöve çizimleri gibi kaynakları kullanarak geç Osmanlı İstanbul’undaki çok sesli ve parçalı kapitalist kentleşme dinamikleri tartışılmaktadır.