Browsing by Subject "Cumhuriyet Dönemi Tarihî Romanları"
Now showing 1 - 1 of 1
- Results Per Page
- Sort Options
Item Open Access Cumhuriyet dönemi tarihî romanları 1923-1946 : "eski" kahramanların yeni söylemleri(2014) Uygun, İsmailBu tez, 1923 ila 1946 arası yani Cumhuriyet’in kuruluşundan çok partili hayata geçiş dönemine kadar yazılmış tarihî romanların niteliksel ve niceliksel olarak incelenmesinden oluşmaktadır. Bu dönemde yazılan tarihî romanlar için yaygın olan görüş bunların Türk Tarih Tezi’nin etkisiyle oluşturulduğu ve ağırlıklı olarak Orta Asya Türk tarihini işlediği yönündedir. Ancak inceleme sonucunda tarihî romanların ağırlıklı olarak konusunun Osmanlı Devleti olduğu görülmektedir. Ayrıca “tarihî” oldukları savlanan bu kahramanlar, romanların yazıldığı zamanın düşün dünyasını birebir yansıtmaktadır. O halde bu kahramanlar ne ölçüde tarihî olabilirler? Yapılan inceleme sonucunda Cumhuriyet dönemi tarihî roman yazarlarının kusursuz bir kahraman yaratma edimine giriştikleri ve tarihî roman kahramanını da bu edimin bir parçası olarak gördükleri anlaşılmaktadır. Dolayısıyla yazar tarihî roman kahramanını, ulus-devlet oluşturma ve bilinci yaratma sürecinde edilgenleştirerek kendi amacı için araçsallaştırır. Sonuçta tarihî olduğu öne sürülen kahraman, 19. ve 20. yüzyılın ideolojik kavramları ve politik kavramlarıyla konuşturulur. Bütün bunlara ek olarak bugüne kadar tarihî roman konusunda yapılmış bibliyografik çalışmaların maddi yetersizliği ve yanlışlığı, edebiyat incelemelerinde 1923-1946 arasında yazılan tarihî romanların olgular üzerinden değil tamamen hâkim ideoloji olan Türkçülük üzerinden değerlendirildiğini göstermektedir. M. Turhan Tan, Nizamettin Nazif Tepedelenlioğlu, Enver Behnan Şapolyo, İskender Fahrettin Sertelli, Ziya Şakir Soku ve Apdullah Ziya Kozanoğlu gibi tarihî roman yazarlarının ürettiği tarihî romanların ilk baskı tarihlerinin bilinmemesi dönem hakkında yapılan genellemeleri geçersiz kılmaktadır. Tezin konusunu oluşturan dönemde yazılmış tarihî romanların popüler ve yaygın olduğu yönündeki tartışmalar ise baskı sayısı gibi olgular üzerinden değerlendirildiğinde gerçekçi görünmemektedir