Büyük Kulüp Köşkü ışığında Cemil Topuzlu’nun Çiftehavuzlar özelinde İstanbul mimarisine olan etkisi

Abstract

Tıp tahsilini Fransa’da tamamlayan Cemil Topuzlu, okuduğu dönem boyunca ve sonrasında birçok Avrupa şehrini gezerek Batı mimarisi hakkında bilgi sahibi oldu. Ülkesine döndüğünde birçok imar çalışmasına imza atarak ismini duyuran Topuzlu, kendine bir köşk yaptırmak istediğinde yer için Muhittin Bey köşkünün de bulunduğu Çiftehavuzlar sahilini seçti. Köşkün mimarı olarak doğu-batı sentezini Beyoğlu’ndaki yapılarında başarıyla göstermiş olan Vallaury’yi atayan Topuzlu, bu yapıyı takdir eden sadrazamın onu şehremini olarak atamasından sonra yalnızca Çiftehavuzlar’ın değil, tüm İstanbul’un değişimini başlatacak yenilikler getirdi. Daha öncesinde yaşamak için tercih edilmeyen Çiftehavuzlar, Topuzlu eli değdikten sonra aydın kesimin uğrak yerlerinden oldu ve bunun sonucunda Büyük Kulüp de tesislerini Çiftehavuzlar’a temelli taşıma kararı alarak semtin kalitesinin artmasına yardımcı oldu. Cemil Topuzlu, who completed his medical education in France, visited a lot of European cities and during his stay, he studied and got influenced by Western architecture. After returning to his country, he became known for initiating many reconstructructions and eventually wanted to build a pavilion for himself. He chose Çiftehavuzlar as the location, in which Muhittin Bey Mansion was also located. Topuzlu assigned Vallaury as the architect, who demonstrated the east-west synthesis successfully in his buildings in Beyoglu. After seeing the pavilion, the grand vizier appreciated his work so much that he appointed Topuzlu as şehremini, the mayor of İstanbul. He brought innovations that would initiate the change in not only Çiftehavuzlar but also in Istanbul. In conclusion, Çiftehavuzlar, which was inhabitable before, became one of the places frequented by the intellectuals after these changes. Buyuk Kulup helped to increase the quality of the district by moving their facilities to Çiftehavuzlar.