Erdoğan, Ersin2020-11-232020-11-2320131306-1224http://hdl.handle.net/11693/54574Paylı mülkiyete tabi bir taşınmazın tamamı üzerinde tasarruf neticesi doğuracak işlemler ancak paydaşlar tarafından birlikte yapabilir ve usûl hukuku açısından bu durumda aralarında maddi bakımdan mecburi dava arkadaşlığı söz konusu olur. Taşınmazlarla ilgili yüz ölçümünden kaynaklanan uyuşmazlıklara tescilin düzeltilmesine ilişkin Medeni Kanunun 1025. maddesi doğrudan değil kıyasen uygulanmalıdır. Bu sebeple dava tapu idaresi muhatap alınarak değil, fazla yüz ölçümünden yararlanan kimselere karşı açılmalıdır. Mecburi dava arkadaşlığının söz konusu olduğu durumlarda, dava arkadaşı olarak davada yer alması gereken kimselerden bir kısmı davaya dahil edilmemişse, ortaya usûl hukuku açısından “sıfat” değil, dava takip yetkisi noksanlığı çıkacaktır. Davanın başında davacı/davalı olarak gösterilmeyen kimsenin, mahkemece re’sen davaya dahil edilmesi ve hakkında hüküm verilmesi durumunda, hükmü kanun yoluna götürerek ortadan kaldırılmasını sağlayabilir. Ancak kişi kanun yoluna başvurmamışsa, artık söz konusu hükme karşı bu sebeple başvurulabilecek herhangi bir olağanüstü kanun yolu olmadığı gibi “yok hüküm”, “etkisiz hüküm” şartlarını taşımadığından bu kapsamda da değerlendirilemez.TurkishPaylı mülkiyetMecburi dava arkadaşlığıDava takip yetkisiDahili davaCommon propertyMandatory joinderLack of the competence to litigateAbsence of hostilityPaylı mülkiyete konu eşyada mecburi dava arkadaşlığı ve davayı birlikte açma zorunluluğunun usûl hukuku açısından değerlendirilmesiMandatory joinders on common property and an analysis of joinders in respect to Turkish civil procedureArticle2149-4215