Browsing by Subject "Halk anlatıları"
Now showing 1 - 3 of 3
- Results Per Page
- Sort Options
Item Open Access Axel Olric'in epik yasaları ışığında "Salur Kazanun evi yagmalandugi boyu beyan eder" isimli hikâyenin okunması(Geleneksel Yayıncılık, 2008) Gülmen, N.Dede Korkut Oğuznameleri’nin sözlü kültüre mi yoksa yazılı kültüre mi ait olduğu tartışmalı bir konudur. Bu çalışmada, Oğuznamelerin ikincisi olan “Salur Kazanun Evi Yagmalandugı Boyu Beyan Eder” isimli hikâye Axel Olric’in belirlediği “Halk Anlatılarının Epik Yasaları”na göre okunacak ve bu hikâyenin sözlü kültüre ait olup olmadığı tartışılacaktır.Item Open Access Büyülü gerçekçilik ve halk anlatıları(Geleneksel Yayıncılık, 2011) Erdem, ServetBu çalışma iki bölümden oluşmaktadır. Birinci bölümde amacım büyülü gerçekçi metinlerin en ayırt edici özelliklerini tartışmaktır. İkinci bölümde ise söz konusu metinlerde halk anlatılarından yararlanmanın, onları modellemenin arkasında yatan nedenleri, güdüleri, yolları ve tüm bunların büyülü gerçekçi metinlere özgü oluşunu ortaya koymaya çalışacağım. Olağanüstünün sıradanmış gibi sunulması ve halk anlatılarından yararlanma büyülü gerçekçi metinlerin en yaygın özelliğidir. Ne var ki bu özellikler söz konusu metinleri “fantastik” gibi benzer türdeki yapıtlardan ayırt etmek için yeterli değildir. Bu makale, gerçek ve olağanüstünün bir denge içinde sunulmasını büyülü gerçekçi metinlerin ilk ayırt edici niteliği olarak öne sürmektedir. Bir diğer niteliği bulmak için şu soruya yanıt bulmak gerekir: Büyülü gerçekçilik denilen edebiyat fenomeninin örneklerini üreten yazarlar; hangi nedenler ve amaçlarla halk anlatılarından ve onların kimi özelliklerinden yararlanıyor? Çalışmanın esas tezi şudur: Halk anlatılarından yararlanma ya da onları modelleme büyülü gerçekçi metinlere özgü değilse de bu yararlanmanın ve modellemenin nedenleri, amaçları, yolları büyülü gerçekçilik denilen edebiyat fenomenine özgüdür.Item Open Access Halk hikâyelerinden tanzimat romanlarına gerçekçiliğin boyutları(Geleneksel Yayıncılık, 2011) Erdem, S.Celâleddin Harzemşah’ın ön sözünde –Tanzimat düşüncesinin edebi alandaki en önemli ve temsil niteliği en yüksek örneklerinden birinde- Namık Kemal’in gerçekçi bir anlatımın başat nitelikleri üzerine düşünceleri, geleneksel Türk halk anlatılarındaki gerçekçilik anlayışı ile Tanzimat aydınlarının gerçekçilik algılarının oldukça keskin bir çatışma içinde olduğunu ortaya koyar. Namık Kemal’in bu ön sözde geleneksel halk anlatılarına yaklaşımı işaret eder ki Tanzimat aydınları; halk anlatılarını -olağanüstü unsurların sıkça görülmesi nedeniyle- gerçekçi anlatılar olarak kabul etmiyordu. Açıktır ki; Namık Kemal’in gerçekçiliğe bakışı, anlatmanın ve anlatıların en üst düzeyde “Batı”lılaşması güdüsüyle belirlenmiş ve sınırlanmıştır. Bu nedenle –ona göre- gerçeğin gerçekçi bir aktarımı geleneksel anlatı yoluyla mümkün değildir. Bu yazıda ise Namık Kemal’in ve onun temsil ettiği Tanzimat aydınlarının gerçekçilik üzerine görüşlerinin –tek ve “Batı”lı/“Batı” kaynaklı bir gerçekçilik anlayışının- aksine gerçekçiliğin birçok formu, boyutu olduğu ve bunların büyük çoğunluğunun halk anlatılarında (bu anlatıların en yaygın örneği olan halk hikâyelerinden hareket edilerek) düzenli bir şekilde görüldüğü savunulacaktır. Bunu göstermek amacıyla, halk hikâyelerinden realist halk hikâyelerine ve Tanzimat romanlarına uzanan anlatı geleneğini kapsayan bir tartışma aracılığıyla, bir anlatının gerçekçilik özelliklerinin gözlemlenebileceği gerçekçilik boyutları incelenecektir. Yazının asıl amacı halk hikâyelerinin de en az Tanzimat romanları kadar gerçek ve gerçekçi olduğunu ortaya koymaktır.