Browsing by Subject "Halk hikâyeleri"
Now showing 1 - 2 of 2
- Results Per Page
- Sort Options
Item Open Access Halk hikâyelerinde tür sorunu üzerine(Geleneksel Yayıncılık, 2011) Aranyosi, E. U.Folklorik edebî üretimin sözlü anlatılarında, göz önüne alınan belirli ölçütlere göre tasnifler yapılması ve söz konusu ölçütlerin bu üretime ait kabul edilen anlatılar için genelgeçer sayılması, ilgili literatürün tartışmalı konularındandır. Çokça halk anlatılarının niteliklerinin ne olduğunu irdeleme yönünde gelişen tartışmaların yolu, “tür” kavramını sorgulayan ve bu sorgulamayı teorik bir zeminde yürüten bir karakter kazanmaya meyletmiştir. Bu çalışmada halk hikâyeciliği geleneği çerçevesinde üretilen anlatılar bağlamında, tür sorunu ele alınacaktır. Tartışmanın ilk aşamasında halk anlatısının neliğine dair bir bakış açısı “anlatı nesnesi”, “anlatıcı” ve “anlatıcı ile etkileşim içerisinde olan dinleyici grubu” arasındaki ilişki ağı merkeze alınarak yapılandırılmış bir şema üzerinden ortaya konulmaya çalışılacaktır. Ardından anlatı nesnesi, anlatıcı ve anlatıyı alımlayan dinleyici topluluğunun anlatının oluşumundaki rolüne çekilen dikkatle, anlatının bağlamsal bir sözlü kültür objesi olarak tanımlanması durumda, tür sorununun ele alınabileceği alternatif bir düşünsel zeminin oluşabileceği fikrine yoğunlaşılacaktır. Bu öneri, “tür” ve “türsel nitelik” kavramları arasındaki farktan hareket ederek halk anlatılarının bağlamsal karakterinin aşkın bir tür hiyerarşisi çerçevesinde değil, anlatıya ait türsel niteliklerin bileşkesiyle oluşan bir düzlemde incelenmesi gereğini vurgulayacak ve bu bakış açısıyla halk anlatılarına atıfla tartışılan tür sorunundaki problematiğin temel dinamiklerinin analizine katkı sağlamaya çalışacaktır.Item Open Access İdeolojinin aktarımında halk hikâyelerinin işlevi: Arzu ile Kanber örneği(Geleneksel Yayıncılık, 2010) Sert, HaleBu çalışmanın ilk aşamasında Bekir Sıtkı Kunt’un 1940 yılında yeniden yazdığı Arzu ile Kanber hikâyesinde, Arzu ve Kanber karakterlerinin asıl hikâyeden nasıl farklılaştığı ve hikâyeye eklenen modern unsurlar tespit edilecektir. Sonrasında bu belirlemelerden yola çıkılarak, yapılan değişikliklerin Cumhuriyet ideolojisiyle olan bağıntısı, ulaşılmak istenen hedeflerle uyumluluğu ve o dönemki Türkiye koşullarıyla ne derece örtüştüğü, döneme ait somut verilerle kıyaslanarak değerlendirilecektir. Türkiye Cumhuriyeti Devleti 1923’te bir takım idealler ve ilkelerle kurulduğunda, birçok yeni kurulan ulus devletin olduğu gibi Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunda da önemli süreçlerden biri uluslaşma ve yeni devletin ideolojisini halka benimsetme süreci idi. Halkın, yapılan reformları içselleştirmesi beklendiği kadar kolay değildi. Egemen söylemi halka benimsetmek için folklor ürünlerinden yararlanmak, dünyada da örnekleri görülen bir yöntemdi. 1937’de dönemin İçişleri Bakanı tarafından bazı halk masallarının “modernize edilmesi” istemi de bu kullanıma bir örnek teşkil etti. Reformların halk kitapları aracılığıyla yaygınlaştırılmak istenmesinin nedeni, bu kitaplardaki kahramanların halk tarafından çok sevilmesiydi. Sevilen kahramanlar hangi mesajı verirse, halkın mesajları benimseyeceği ve hikâyedeki olay örgüsünün değişmesi ve kahramanın rejimle uyumlu davranışlar sergilemesinin tepki oluşturmayacağı düşünüldü. Bakanlık tarafından belirlenen bazı halk hikâyeleri dönemin ünlü edebiyatçıları tarafından yeniden kaleme alındı.